Fosillerin Canlılar Hakkında Gösterdiği Gerçek: Yaratılış



Darwin
Charles Darwin
Bugüne kadar elde edilen fosil kayıtlarının iki önemli özelliği vardır ve her iki özellik de evrim teorisinin iddialarıyla çelişmektedir:
1. Durağanlık: Türler, dünya üzerinde var oldukları süre boyunca hiçbir değişim göstermezler. Fosil kayıtlarında ilk ortaya çıktıkları andaki yapıları ne ise, kayıtlardan yok oldukları andaki yapıları da aynıdır. Morfolojik (şekilsel) değişim genellikle sınırlıdır ve belirli bir yönü yoktur.
2. Aniden ortaya çıkış: Herhangi bir bölgede, bir tür, atalarından kademeli farklılaşmalara uğrayarak aşama aşama ortaya çıkmaz; bir anda ve "tamamen şekillenmiş" olarak belirir.
Bu iki madde şu anlama gelmektedir: Herhangi bir evrim sürecinden, ara aşamadan geçmeyen canlılar yaratılmışlardır. Sahip oldukları özellikleri sonradan kazanmamışlardır, yaratıldıkları ilk günden itibaren bunlara sahiptirler.
Fosil kayıtlarının evrim teorisini yalanlandığı, Darwin'in kendisi tarafından da bilinen, ancak Darwinistler tarafından asla kabul edilmek istenmeyen bir gerçektir. Darwin, fosil kayıtlarının evrim teorisiyle açıklanmasının mümkün olmadığını Türlerin Kökeni kitabında, "Teorinin Zorlukları" başlığı altında itiraf etmiştir:
Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir karmaşa halinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz... Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır. (Charles Darwin, The Origin of Species, 1 b., s.172)
Jur Dönemi, salyangoz, arı, fosil
Resimde görülen salyangoz türünün bilinen en eski fosil örnekleri Jura dönemine (206 - 144 milyon yıl) aittir. Bu türün dahil olduğu canlı sınıfın ilk örnekleriyse, Kambriyen döneminden (543 - 490 milyon yıl) beri varlıklarını devam ettirmektedirler. Yüz milyonlarca yıldır aynı olan salyangozlar, evrimin geçersiz olduğunu göstermektedir.
54-37 milyon yıllık arı fosili.
Ara form fosillerinin yokluğu karşısında Darwin'in 140 yıl önce savunduğu "ara formlar şimdi yok, ama yeni araştırmalarla bulunabilir" argümanı ise bugün artık geçerli değildir. Günümüzdeki paleontolojik veriler, fosil kayıtlarının olağanüstü derecede zengin olduğunu göstermektedir. Dünyanın farklı bölgelerinden elde edilmiş milyarlarca fosil örneğine bakılarak, 250 bin farklı canlı türü tanımlanmıştır. Bu türler şu anda yaşamakta olan yaklaşık 1.5 milyon türe olağanüstü derecede benzerdir. Bu denli zengin bir fosil kaynağına rağmen hiçbir ara form bulunamamışken, yeni kazılarla ara formlar bulunması mümkün değildir.
Fosil kayıtları evrimcilerin delil olarak kullanabileceği tek bir "ara form" örneği dahi sunmazken, evrimin geçersizliğini gösteren milyonlarca örnek sunmaktadır. Bunların en önemlileri "yaşayan fosiller"dir. Günümüzde canlı örnekleri bulunan, fosil kayıtlarında da farklı jeolojik dönemlerde yaşadıkları görülen ve "yaşayan fosiller" olarak adlandırılan bu fosiller, "evrimsizlik" delilidirler. Yüz milyonlarca yıl önce yaşayan canlıların fosilleriyle, günümüzdeki örnekleri arasında hiçbir fark yoktur. Ve Darwinistler bu durum karşısında çaresizdirler.
sathi çizimler, evrim
Fosil kayıtlarında tüm canlılar hep en mükemmel halleriyle ve tam olarak vardır. Örneğin timsahların ve sincapların öncesinde, yeryüzü tabakalarında biraz timsahı andıran, biraz sincaba benzeyen, ama bir yandan da başka canlılara ait yarım özellikler taşıyan, garip canlıların fosilleri kesinlikle bulunmamaktadır. Sincaplar hep sincap, timsahlar hep timsah olarak vardır. Tüm bu gerçekler bize göstermektedir ki, evrim teorisinin "milyonlarca yıl içinde aşama aşama gelişen canlılar" iddiası tamamen bir hayal ürünüdür.
Evrimci Niles Eldredge, evrimin çözemediği sayısız sırdan bir tanesini oluşturan yaşayan fosiller konusuyla ilgili hiçbir açıklamalarının olmadığını şöyle itiraf eder:
sincap
gingko ağacı, dal, yaprak
Trias döneminden (248 - 206 milyon yıl) beri yapılarında hiçbir değişiklik olmamış pek çok bitki türü vardır. Bunlardan biri de ginkgo ağacıdır. Resimde görülen fosil ise Jura dönemine (206 - 144 milyon yıl) aittir.
Günümüzde yaşayan ginkgo ağacı dalı.
 
Yaşayan bir organizma ile onun uzak jeolojik geçmişteki fosilleşmiş ataları arasında karşılaştırabileceğimiz herhangi bir parça üzerinde neredeyse hiçbir değişiklik yok gibi görünmektedir. Yaşayan fosiller, evrimsel durağanlık fikrinin uç derecede somut örnekleridir... Yaşayan fosillerin sırrını tam anlamıyla çözemedik. (http://www.nwcreation.net/fossilsliving.html)
Niles Eldredge'in çözmeye çalıştığı "sır" aslında çok açık bir gerçektir. Yaşayan fosiller, canlıların evrim geçirmediklerinin yaratıldıklarının ispatıdır. Ancak Darwinistler ideolojik kaygılarından dolayı bu gerçeğe göz yummaya çalışmakta, 150 yıl öncesinin dogmalarını ayakta tutmak için direnmektedirler. Oysa artık gerçekler, Darwin dönemindekinden daha açık ve daha fazla saptanabilir durumdadır. Gerçekleri gören ve gerçekleri tercih eden insanların sayısı artmakta, hikayelere inanıp bunları sorgulamayan insanların sayısı oldukça azalmaktadır. Gerçekler, artık Darwin döneminde olduğu gibi gizlenebilir ve ihmal edilebilir durumda değildir. Genetik, mikrobiyoloji, paleontoloji, jeoloji ve diğer tüm bilim dalları, Darwin'in ve Darwin destekçilerinin hiç istemediği ve belki de hiç beklemedikleri bir gerçeği sürekli olarak ortaya çıkarmaktadır. Ve bu gerçek, Yaratılış Gerçeğidir.
Darwinistlerin ortaya attıkları akıl ve bilim dışı iddialar, halkı aldatmak için yaptıkları sahtekarlıklar, insanları yönlendirmek için kullandıkları propaganda yöntemleri, umutsuzca çırpınışlarının göstergesidir. Gelecek nesiller insanların bir zamanlar Darwinizm masalına nasıl inandığını hayretle sorgulayacaktır. Zira, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığı, evreni ve bütün canlıları Allah'ın yarattığı, tüm bilimsel bulguların da gösterdiği, apaçık bir gerçektir.
hayvanlar, kaplan, papağan, ceylan, balık, kuş
Göklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan türetip-yayması O'nun ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini toplamaya güç yetirendir.(Şura Suresi, 29)
Eğer kesin bir bilgiyle inanıyorsanız (Allah), göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O'ndan başka İlah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir. Hayır, onlar şüphe içindedirler; oynayıp-oyalanıyorlar. (Duhan Suresi, 7-9)

1 yorum:

  1. Saçma ya da eksik gibi yorumlara katılmak mümkün değil. Zira mantıklı bir açıklama yapılması ve bunun doğru kanıtlarla bize sunulması gerekmektedir ki, şu an için elde olanı çöpe atalım ve onun doğruluğunu kanıtlamaya çalışalım. Ancak, elde olanı da tanrı, materyalizm ya da ateizm gibi saçmalıklarla yok etmeye çalışmak da bir o kadar saçma ya da eksik olmuş oluyor. Bulunmadığı yokluğunu kanıtlamaz, denizlerin sadece %5'i keşfedilebilmişken, bu konuda ahkam kesmek bence bencillik oluyor. Aynı kulvarda koşan Carl SAGAN'ın uzaylılarla ilgili hiç bir tezine ya da açıklamasına katılmadığım gibi, tamamen insanları kandırmaya yönelik bir girişim olduğunu düşünüyor olduğum halde, onların olmadığını söyleyemem. Ancak Carl SAGAN'ın uzaylıların var olduğunu ve yapmamız gereken tek şeyin onlara ulaşmak olduğu söylemi ile, sizin Charles DARWIN'in evrim teorisinin saçma olduğu söylemi arasında hiç bir fark görmüyorum. Açıklanamayan her şeyi, bilinmeyen ve varlığı sadece kitapta yazanlara dayanarak açıklamaya çalışırsanız, hiçbir şeyin gerçekliği kalmaz, "the matrix" tarzı filmler ise günümüzde olduğu gibi koskoca profesörlerin televizyonlara çıkarak gerçekliği tartışılan şeyler olur.

    YanıtlaSil